Bizi futbol dunyasına tanıtan her zaman milli takımımız olmuştur, bundan sonrada oyle olacaktir; cunku takımlarımız hic bir zaman bir Barcelona, Real Madrid yada Milan olamayacaklar (mesela cok zengin bir Arap almazsa – cunku alt yapıdan oyuncu yetistiremiyoruz, biraz potansiyeli olanlarda kendilerini bitiriyorlar!). Insallah yanılırım.
Onumuzdeki 4 sene ulkemiz futboluna iki buyuk firsatla geliyor: 2014 Dunya Kupası ve 2016 Avrupa Kupası.
Dunya kupaları her zaman buyuk bir organizasyondur ama ozellikle şike olaylarından sonra ve son 4 turnuvanın ucune katılamamızdan dolayı cizilen karizmamızı tekrar duzeltme acısından daha buyuk bir onem tasıyor bu turnuva. Avrupa sampiyonası ise bundan sonra 24 takımla oynanacak, bu yuzden de gruplarında ilk ikiye giren her takım kesin olarak buyuk organizasyona katılacak. Hatta ucunculerin yarısı dahi katılacak. Milli takımımızda her zaman 2. oldugu icin bize potansiyel olarak buyuk bir iyilik yapmıs oldu Platini. Dunya sıralamasında Japonyalarin, Afrika ulkelerinin arkasına dusmemizin en buyuk sebebiydi bu turnuvalara katılamamız.
Hollandanın Avrupa kupasında oynadıgı futbolu gordukten sonra biraz endiseliyim cunku tekrar bilenecekler ama bizimde simdiki milli futbolcularimızı dusununce cok umutluyum. Bence 2002’deki altın jenerasyondan sonraki en iyi takim var su anda Abdullah Avcı’nın elinde. Ilk macimizin Hollanda ile olmasıda bence bir taraftan buyuk bir fırsat.
Belkide tarihimizde hic olmadıgı kadar cok Avrupa tecrubesi olan futbolcu var milli takımımızda:
Kaleci: Volkan Demirel (Sinan Bolat, Tolga Zengin) – 96’dan bu yana milli takim kaleci sıkıntısı pek cekmedi (Rustunun vesilesiyle) ve bu boyle devam edecek gibi gozukuyor. Ilk kalecimiz su anda Volkan ama arkasında en az onun kadar iyi olan Sinan ve Tolga, hatta Onur var; ve hepside bir kaleci icin genc yasta sayılırlar. Volkan bazen cok formsuz olabiliyor ve ben Milli takim TDsi olsam Sinan yada Tolga’yı kaleye koymakta bir dakika tereddut etmem.
Defansta: Sagda Gokhan Gonul, Ortada Omer Toprak ve Egemen Korkmaz, Solda ise Caner Erkin (yada Hakan Balta, Hasan Ali Kaldırım) dortlusu beni cok umutlandırıyor. Cunku bizim tarih boyunca hep yumusak karnımız oldu defansımız (Alpay Ozalan ve Bulent Korkmaz ikilisini katmazsak); ama bu dortlu beraber oynamaya alısırlarsa sadece defansif yonden degil, ileri gitme yonundede cok yararlı olabilirler. Ayrica Serdar Aziz’inde zamanla Egemenin yerini alacagını dusunuyorum. Ismail Koybası ise kendisini bekledigimiz kadar gelistiremedi ama her zaman iyi bir alternatif olabilir solda.
Orta Saha: Sagda Hamit Altıntop, Solda Arda Turan, Ortada ise Emre Belozoglu, Nuri Sahin ve Selcuk Inan beslisi dunyada bile az bulunur bir orta sahaya sahip oldugumuz anlamına geliyor (bana gore). Tek sorun bu beslinin bir arada pek oynamamıs olması; ozellikle Nuri’nin bir an evvel milli takımda kendisini uvey evlat gibi hissetmesini asmamız lazım. Cunku Nuri’de muthis bir potansiyel var ve eminim bir kac sene icinde Real Madrid’inde vazgecilmezleri arasina girecektir (ins. sakatlık vs. olmazsa). Allah gostermesin sakatlık durumunda her zaman Mehmet Topuz, Mehmet Topal, Mehmet Ekici, Gokhan Tore, Tunay Torun, Sercan Sararer ve daha nice oyuncu gereken bolgelere yerlestirilebilir. Bir umutlandırıcı gelisme ise Muhammet Demirci’nin yavas yavas Besiktas’ta sans bulmaya baslaması.
Forvet: Burak Yılmaz’dan baska kimse su anda bu bolgede oynayacak forma sahip degil su anda (nerede Hakan Sukur simdi!). Umut Bulut, Mustafa Pektemek yada Mevlut Erdinc belki dusunulebilir ama bir sezonda attıkları gol sayısı 10’u gecmiyor. Burak’ın ise oyunu okuma ve sırtı donuk topla oynama konusundaki beceriksizligi bizlere sac bas yoldurabilir. Ilerisi icin en kısır bolgemiz denebilir, bunun icinde mutlaka bu konuya el atılmalı. Gerekirse kuluplerimizde ‘bir forvet nasıl olmali?’ konusunda genc adaylara seminerler verilmeli. Kısa vadede ise gol yollarında orta sahamızın kendilerine daha cok guvenip ileri cıkması ve surpriz kosu ve sutlarla gol araması gerekir. Ayrıca korner ve frikik konusunda (hem defansif hem ofansif) birseyler gelistirmemiz lazım cunku elin oglu bedava gol buluyor boyle durumlardan.
Eger bu kadroyla onumuzdeki 4 senede birseyler yapamazsak bir daha sittin sene basarı gelmez. Bu donemde kulup takımlarımızın basarısıda uzerine bonus olur insallah (GS ve FB’den bir seyler bekliyorum). Boyle basarılar gurbetcilerimizin ‘Turkiyeliyim’ derken gurur duymasına vesile oluyor ve sonuc olarakta daha cok Nuri Sahin, Yildiray Basturk gibilerinin Milli Takimımızı secmesini saglıyor (Mesut Ozil’i kotu kacırdık! Allah yolunu acık etsin, oda bizim gururumuz. Tabi gonul Turkiye forması giymesini isterdi).
Basarı icin Turk futbolcuların kendilerini her zaman fiziksel olarak hazır tutmaları ve kendi bolgelerinde dunyanın en iyi futbolcularının maclarını izlemeleri gerekiyor. Su anda da Real Madrid ve Barcelonalı futbolcular buyuk bir sans bizim topcularımız icin; gerekirse gidip canlı canlı izlemek lazım (topsuzken ne yapıyorlar cok onemli).
Son olarak haddim olmayarak bir sosyal mesaj(!) vereyim : Bence futbolseverler olarak birilerine kufur etmek yerine, ’ulke futbolunu nasil gelistirebiliriz?’ konusunda kafa yormamız daha makul olur diye dusunuyorum. Hepimiz kardesiz! Ulkemizin basarısı hepimizin basarısıdır!
Dikkat: Atila Turan’ıda yetistirip Mesut Ozil gibi kacırmamamız gerekiyor! Altdan yetisen diger oyuncularida mutlaka takip etmemiz lazım; ozellikle Almanya, Fransa ve Ingilterede ikamet edenleri…

